Bu yazıya ilham veren, Nakiye Elgün ve "Tarak yağması" olayının kahramanı kadınlar oldu. Bu ülke hakkındaki umutlarımın canlı kalması, tüm karanlığa ve tükenişe götüren süreçlere rağmen aydınlanma mücadelesini başlatan ve bayrak elde en önde yürüyen kadınlarımız sayesindedir. Bu yine böyle olacaktır; erkil toplumda erkek, kendini varsıl kılan kadını görmezden gelerek, kendi iktidarını daim kılmaya odaklanmıştır. Erkek, iktidar gücünü tamamlayıcısı sanarken, kendini soktuğu dar kalıpların içinde gelişmeyi umar. Ancak yapabildiği tek şey kendi hem cinsi ile didişmekten öte gitmeyen ilkel bir oyundur. Evrenin varoluş düzenindeki gelişim ve büyüme karşılıklı güçlerin etkileşimi ile sağlanır; bunun aksi bir durum da hareket yaratmak mümkün değildir. İnsanlığın gelişiminden söz edilecekse bu toplumdaki kadının gücü ile doğru orantılıdır. Kadınını evcilleştirip, öz benliğini elinden almış toplumlarda, kadının kurtuluşu, uyanışı, ancak kadının kendine dayatılan bu kurgulanmış yaşam...
Zaman akıp giderken, deneyimlediğimiz hayat bizi her anında şekillendirmeye devam ediyor. Bu blogda da denemelerimi biriktiriyorum. Unutkan tabiatımın acımasızlığından birşeyleri kurtarmak, geçmişten birşeyler hatırlamak ve okumak isteyenler ile paylaşmak için...