Ana içeriğe atla

Kayıtlar

tarık öztürk etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Evlilik Üzerine Liberter Düşünceler

Evlilik Üzerine Liberter Düşünceler; Evlilik bir sevgi ve aşk kurumu değildir. Birinci derecede; uzlaşı becerileri kazanmış, birbiriyle uyumlu insanların oluşturacağı kurumsal ve resmi birliktelik şeklidir. Sevgi tüm bunların ardından gelir. Aşk ise son sırada yerini alır ama aşk için evlilik tavsiye edilmez. Ömrü en fazla iki yıl, fazlası ise yalan olan bu kimyasal süreci abartıp da evliliğe taşımak insan türünün ahmaklıklarından biridir. Üç beş yıl görmediğinizde belki adını dahi hatırlayamayacağınız biri için yaşamınızı adamanız pek anlamlı değildir. "Unutmak ve hüzün ile ilgili sorunlarınız bunca zaman sonra hala devam ediyorsa bir psikoloğa görünmek faydalı olacaktır." Evlilik kurumu işlevsel olsa da yapay bir kurumdur. Bu nedenle duygusal hareket ederek doğru sonuçlar elde etmek istisnai bir durum olarak, şans kapsamında değerlendirilebilir. Evlilik kurumu, devletin ortağı olduğu kurumlar arasındaki belki de en belalı, ahlaksız ve suç potansiyeli yüksek kurumdur. Devlet

Bir kitap ve bir şiir;

Bir kitap ve bir şiir;           Konu, hikaye, yazım kuralları, iyi bir anlatım ile de güzel kitaplar, romanlar ortaya çıkabilir. Bunlar okuyucusuna keyif ve ilham da verebilir. Ama ben biraz daha fazlasını arıyorum galiba okuduğum kitaplarda; hikayenin hikayesini, mezuniyet diplomam olacak okul gibi kitapları; Çünkü bazen o kitabı okuyabilmek için yeterli olmuyorsun. (Ulysses-James Joyce) Yeri geliyor bir kitabı anlamak için öncesinde ve beraberinde onlarca kitap okuman gerekiyor.  Bazı kitaplarda da bazen bir cümleden öteye geçemiyorsun. Bir anda müthiş bir düşünce yoğunluğunun içinde kayboluyorsun; beyninde şimşekler çakıyor. Ben bu tür kitaplara üzerine üniversite inşa edilecek kitaplar diyorum (Ezilenlerin Pedagojisi- Paulo Freire).  Bu kitaplar okunur; ama hiçbir zaman bitmez-bitirilemez.            Kaplan! Kaplan! şiiri ile tanışmam, Alfred BESTER’in özgün adı “The Stars My Destination -Yıldızlar İstikametim” olan 1956 basımı bir bilim kurgu klasiği kitabı ile oldu. Kitap, Büyük

Anı Yaşama Sorunsalı

Anı küçümseme yanılgısı, egonun bizi zehirlemesi mi acaba ? Kurgulanmış, ulvi hedeflerin peşinden koşma sevdası mı yoksa anı yaşamanın bahanesi bol korkaklığı mı? Şimdilik sadece sorular var. Ve bilmediğimizi bilmemizin melankolisi... Küçük bir dünyam ve basit hayallerim var.  Bu cümleyi tekrar düşündüğümde sonuna parantez için de bir ünlem (!) işareti koymam gerektiğini fark ettim.  Zira arka bahçemde inşa ettiğim uzay mekiğini unutmuşum. Abartıyı, kurguda bonkörce kullanmanın ne sıkıntısı var ki ? Bırakalım da hayallerimiz tam olsun, fazla olsun, abartılı olsun... Platonik tutkularımızın, aşklarımızın bastırılmış acıları puslu bir gün gibi yüreğimizi yeterince sarıyor. Unutmak, kutsanmış bir hediye, zamanın döke saça taşıdığı anıları... Ama özneleri asla! Ocak 23, 2018

Arınma Çağı

İçinde bulunduğumuz yüzyıl da , değişim sözcüğü, cümle içerisinde vurguladığı öznenin, ağızdan çıkmadan değiştiği yada eskidiği, anlamını yitiren cümle kurgularının bir parçası artık. Uğruna ölünecek dediğiniz her şeyin ölümüne, anlamını yitirişine seyirci olacağımız; anlamak istemeyen ve direnenler için  acılı, herkes için doğurgan ve engellenemez, istemesek de şimdiden yol almaya başladığımız  araftakilerin çağını yaşıyoruz.  Dijital çağın yerlileri çocuklarımız, sanal dediğimiz bilişim çağını öylesine doğal bir uyumla karşıladılar ki bizim gerçek gibi yaşadığımız ve körü olduğumuz  kavramların binlerce yıldır içimize işleyen kırmaktan korktuğumuz putları, onların gözünde gerçek anlamını bulan sıradan emojilere dönüştü. Dilediğimiz gibi ölmekte özgürüz bu çağda, fütursuz bir aptal, umursamaz bir sokak kedisi, batan gemisine sadık bir kaptan misali... Ancak, görme yetisini kazandıysa gözleriniz ve cesaretiniz varsa karanlığın ardındakine, putlarınızı birbir kırmaya başlad