Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Psikolojik ve Biyolojik Bir Olgu Olarak Faşizm

 Psikolojik ve Biyolojik Bir Olgu Olarak Faşizm Faşizmi Mussolini yaratmadı. Faşizm insanın doğasında olan ama sağlıklı bir gelişimle ergenlik sonrası dönemde bilişsel ve sosyal gelişimin tamamlanmasıyla üzeri örtülen bir katmandır. Ancak Mussolini bu katmanda takılı kaldı ve günün koşullarını da fırsata dönüştürerek kendi korkularıyla inşa ettiği iktidarından yaydığı korku dolu, narsist sanrıları ile halkı manipüle ederek 21 yıl boyunca saltanatını sürdürdü. Çocukluğundan taşıdığı şiddetin izleri, yaşamında zıt kutuplarda git gelleri sorunlu kişiliğini ele veriyordu. Sosyalist parti üyesi olup, partiden ihraç edilmesi, askerlikten kaçma çabaları fakat sonra askere gidip savaştan gazi olarak dönmesi, askerlik sonrası gazetecilik yapması ve uç noktada bir siyasi akım yaratması, İtalyan ulusal faşist partisini kurması... Hitler gibi birçok siyasiye ilham kaynağı olması... Yaklaşık yüz yıllık bir zamanı kapsayan bu süreçte çağdaş insani değerleri geliştirmeyi seçen toplumlar bu travmala

Uzman Çavuş

Eğitimin olağan hedefleri, üçüncü dünya ülkelerinde siyasilerin hedefleri ile örtüşmediği için havanda su dövmekten öteye gidilmez. Sırtınızı bilime yaslamadıkça, meyvesini en yakın 20 yılda alabileceğiniz uzak hedeflere ulaşma şansınız yoktur. 2003 yılında Yrd. Doç. Dr. Yusuf BUDAK ve Prof. Dr. Özcan Demirel hocaların bir çalışması var. "Öğretmenlerin Hizmet içi Eğitim İhtiyacı" başlıklı. Bu çalışmaya göre 11 yıl ve üzeri öğretmenlerin hizmet içi eğitimlere katılımı daha yüksekken, ilk on yılındaki öğretmenlerde bu oran çok daha düşük kalmış. Mesela bu iyileştirilebilirdi. Hemen diyebilirsiniz ki yeni atanmış öğretmenin bilgisi taze, eğitime ihtiyacı yok. Bende şunu söyleyeyim sizlere, mezun olur olmaz atandım. Fakat üniversitede öğrendiğim neredeyse hiçbir şey milli eğitimin müfredatıyla uyumlu değildi. Anlatacağım dersler benim için yeni olduğundan, anlatacağım derslere çalışıp, öğrencilerden konu olarak sadece bir hafta önde olsam da bunu hissettirmemeye çalışarak dersi

Şu An Sanrılarınızın Dünyasına Bakıyorsunuz!

Cevap sandığı şeylerin, yorumdan ve bu yorumu doğuran sanrılardan başka bir şey olmadığının farkında bile değildi. Ağzından çıkan sözcüklerden öylesine emindi ki konuşurken kulaklarına ihtiyaç duymuyordu. Aynı boş tuvale bakıp, gördükleri şey üzerine tartışan iki insan hayal edin. İspatlı ve hesaplı bilginin dışındaki sanrıların dünyası dır işte o boş tuval... Herkes kafasındaki ile doldurur tuvalini ve böylece kendi yaşam algısını yaratır. Büyük sorunlar, insanların kendi sanrılarını başkalarına dayatmasıyla başlar. Gerçekliğin dünyası sıkıcı ve zahmetli olunca, insan sanrıların dünyasına savrulup kaybolabilir. Sanrıların masalsı dünyasını, eğlencenin ve sanatın sınırlarında tutmayı başarmalı insan. Bunun için de somut gerçekliği pusulanız yapacağınız bilimsel bir gerçek ile mühürlemeniz ya da bunu size hatırlatacak bir nesneyi yanınızda taşımanız gerekir. Tıpkı Inception filminde, Leonardo DiCaprio'nun canlandırdığı Dom Cobb adlı karakter gibi. Dom Cobb uyanık mı, yoksa rüyada m

Kuantum Çağında Çözülemeyen Tek Şifre

Kuantum çağında çözülemeyen tek şifre, Mustafa Kemal Atatürk'ün kodladığı Cumhuriyetimizin kaynak kodudur. Yüz yıllık bir sınav olsa gerek, yaşadığımız bu akıl almaz şey! Kurtuluş savaşı yıllarını ve atalarımızın yaşadığı, mücadele ettiği koşulları düşünüp cesaret buluyor, umutlanıyorum. Atatürk'ün Cumhuriyeti kurarken, akıl ve bilimle attığı temellere sonuna kadar güveniyorum. Gök kararmış, denizde mayın, fırtına, tufanda olsa; rotamız, kutlu yolculuğun başladığı Bandırma limanından beri aynı... Tarık Öztürk 

Kendine Toksik ve Öznesi Gizli Köle Toplum Yaratma Rehberi

Kendine Toksik ve Öznesi Gizli Köle Toplum Yaratma Rehberi Bu toplumlardaki güç değişimleri, tahterevallinin iki ucundaki çocukların mutluluğu gibidir. Pek akıl gerektirmeyen hırslı iniş çıkışlarla oynanan bu politik oyunun aktörü siyasetçiler, gizli özneye hizmet için oluşturulmuş bol ödüllü bu düzenekte yer almak için her şeyi yaparken, halk ise izleyen çocuklar gibidir. Bir çoğu sistemin işleyişini öğrenip kendilerine bu oyunda yer açmaya çabalarlar. Kimin altta ya da üstte olduğu fark etmeksizin oyunu icat eden görünmez güç, tahterevallinin ürettiği enerjiyi kendine aktarır. Bu topluma yön veren iç dinamiklerin ihtiyaç duyduğu insan modeli ise şöyledir : Okuduğunu anlamaz, matematik bilmez belki de tanısı konmuş öğrenme güçlüğü ve zeka geriliği ya da sadece ahlaki yoksunluğu vardır ama olsun her şey basit algı oyunlarıyla aşılabilir; İnsanlar saç, sakal, bıyık gibi değişik kıllı bölgelerine şekil vererek, Giyiminde kuşamında doğru simgeleri kullanarak, Belki sadece bir etnisiteye y

Politikadan ve siyasetten nefret ediyormuş, iki gözümün çiçeği

Politikadan ve siyasetten nefret ediyormuş, iki gözümün çiçeği.  Bu cümle; sonuçları zehirli bir masumiyetin, uyur gezer bir aklın ifadesidir.  Oysa yaşamla buluşan her canlı varlığın bunu sürdürebilmek için içgüdüsel ya da sonradan öğrendiği, keşfettiği birçok politikası vardır. Kendini siyasetin ve belirli bir siyasi politikanın dışında sananlar müthiş bir yanılgının içindedir.  Hakim siyasi yapı aileden başlayarak, okul ve yaşam içerisinde öylesine ağır bir şekilde hamuruna işlemiştir ki, kendi özgür iradesinin bir ürünüymüş gibi içselleştirdiği bu şablonu kırmak bir yana, farketmek bile gerçekten çok zordur.   O toplumda "öteki" değilseniz, varoluşunuza ters davranmak zorunda kalmadığınızdan farklı olana karşı hakim yapının en büyük savunucusu olursunuz. Ta ki bir şekilde farkındalık geliştirip sizi bir dünya insanı yapabilecek, beyninizdeki o şalteri kaldırıp ışığı yakana kadar. Siyasete gelince ise o bir çok alanın kavuştuğu bir kavşakta bilimsel çıkarımlar

Sevgi; Emek, Mücadele ve Tevazu

Sevgi; Emek, Mücadele ve Tevazu Sevgiye açılan o kadar çok pencere var ki; o pencerelerin üzerinde de bir sürü  küçük pencere var. Aynı pencereden bile baksan bakanın kafasında da bir sürü pencere var. Bu yüzden de görülen şey hiçbir zaman aynı şey olmuyor. Ortak bir sevgi dili oluşturmak adına ve hissedilen şeyin, sevgi tadı vermesi adına tanımımızın içerisine; emek, mücadele ve tevazuyu eklemek uygun olacaktır.  Pencere 1 : Her sevgi yanına uzanabileceğin papatya ile tanımlanamıyor. Bazen de bir gülü seviyorsun. Konforlu bir sevgi istesen, dalından kopardığın gül ölüyor; gülü dalında sevsen, acı ve kanayan yaralar seni tüketiyor. Sevgi bu olmasa gerek değil mi? Belki de bir bahçıvan gibi sevmek lazım bazen;  bakıp, gözeterek. En onurlusundan...  ...  " Seversin dünyayı doludizgin ama o bunun farkında değildir ayrılmak istemezsin dünyadan ama o senden ayrılacak yani sen elmayı seviyorsun diye elmanın da seni sevmesi şart mı? Yani Tahiri Zühre sevmeseydi artık yahut hi

Evlilik Üzerine Liberter Düşünceler

Evlilik Üzerine Liberter Düşünceler; Evlilik bir sevgi ve aşk kurumu değildir. Birinci derecede; uzlaşı becerileri kazanmış, birbiriyle uyumlu insanların oluşturacağı kurumsal ve resmi birliktelik şeklidir. Sevgi tüm bunların ardından gelir. Aşk ise son sırada yerini alır ama aşk için evlilik tavsiye edilmez. Ömrü en fazla iki yıl, fazlası ise yalan olan bu kimyasal süreci abartıp da evliliğe taşımak insan türünün ahmaklıklarından biridir. Üç beş yıl görmediğinizde belki adını dahi hatırlayamayacağınız biri için yaşamınızı adamanız pek anlamlı değildir. "Unutmak ve hüzün ile ilgili sorunlarınız bunca zaman sonra hala devam ediyorsa bir psikoloğa görünmek faydalı olacaktır." Evlilik kurumu işlevsel olsa da yapay bir kurumdur. Bu nedenle duygusal hareket ederek doğru sonuçlar elde etmek istisnai bir durum olarak, şans kapsamında değerlendirilebilir. Evlilik kurumu, devletin ortağı olduğu kurumlar arasındaki belki de en belalı, ahlaksız ve suç potansiyeli yüksek kurumdur. Devlet