Politikadan ve siyasetten nefret ediyormuş, iki gözümün çiçeği.
Bu cümle; sonuçları zehirli bir masumiyetin, uyur gezer bir aklın ifadesidir. Oysa yaşamla buluşan her canlı varlığın bunu sürdürebilmek için içgüdüsel ya da sonradan öğrendiği, keşfettiği birçok politikası vardır.
Kendini siyasetin ve belirli bir siyasi politikanın dışında sananlar müthiş bir yanılgının içindedir. Hakim siyasi yapı aileden başlayarak, okul ve yaşam içerisinde öylesine ağır bir şekilde hamuruna işlemiştir ki, kendi özgür iradesinin bir ürünüymüş gibi içselleştirdiği bu şablonu kırmak bir yana, farketmek bile gerçekten çok zordur.
O toplumda "öteki" değilseniz, varoluşunuza ters davranmak zorunda kalmadığınızdan farklı olana karşı hakim yapının en büyük savunucusu olursunuz. Ta ki bir şekilde farkındalık geliştirip sizi bir dünya insanı yapabilecek, beyninizdeki o şalteri kaldırıp ışığı yakana kadar.
Siyasete gelince ise o bir çok alanın kavuştuğu bir kavşakta bilimsel çıkarımlar sonucu inşa edilmiş bir laboratuvardır. Siyaset için olması gereken, olduğu farzedilen tanım bence budur.
Toplum ideallerini gerçekleştireceğini umduğu siyaset yapıcıları bilinçli bir şekilde ya da tamamen imgeler veya inançlar doğrultusunda seçer. Akıl ve bilgiden uzak, yetkinliği olmayan bilinçsiz tercihler, bütünsel ve daha basittir; fakat sonuçları çok daha kaotiktir.
Toplum ve siyaset bu laboratuvarın payı ve paydasıdır. Burada birlikte dönüşür, gelişir ya da yok olurlar.
Tarık Öztürk
Yorumlar
Yorum Gönder