Psikolojik ve Biyolojik Bir Olgu Olarak Faşizm
Faşizmi Mussolini yaratmadı. Faşizm insanın doğasında olan ama sağlıklı bir gelişimle ergenlik sonrası dönemde bilişsel ve sosyal gelişimin tamamlanmasıyla üzeri örtülen bir katmandır. Ancak Mussolini bu katmanda takılı kaldı ve günün koşullarını da fırsata dönüştürerek kendi korkularıyla inşa ettiği iktidarından yaydığı korku dolu, narsist sanrıları ile halkı manipüle ederek 21 yıl boyunca saltanatını sürdürdü.
Çocukluğundan taşıdığı şiddetin izleri, yaşamında zıt kutuplarda git gelleri sorunlu kişiliğini ele veriyordu. Sosyalist parti üyesi olup, partiden ihraç edilmesi, askerlikten kaçma çabaları fakat sonra askere gidip savaştan gazi olarak dönmesi, askerlik sonrası gazetecilik yapması ve uç noktada bir siyasi akım yaratması, İtalyan ulusal faşist partisini kurması... Hitler gibi birçok siyasiye ilham kaynağı olması...
Yaklaşık yüz yıllık bir zamanı kapsayan bu süreçte çağdaş insani değerleri geliştirmeyi seçen toplumlar bu travmaları bir daha yaşamamak üzere adımlar attılar. Ancak faşizm insanın yaşam döngüsündeki katmanlar arasında halen pusuda bekliyor.
Faşizm, uluslararası arenada reddedilen gerici bir akım olarak kabul edildiğinden ismen varlığını yitirmiş olsada Mussolini'nin ulusal faşist partisinden miras tecrübeleri bugün hala baskıcı iktidarlar için bir kılavuz niteliğindedir; kitleleri manipüle etmek için kullanılmakta ve gücü tek elde toplamayı başarmış iktidarlar tarafından korkunun ruhu halen yaşatılmaktadır.
Evrimsel sürecimiz devam ederken, insanlığın ne yönde evrimleşeceğini tüm yetersizliğimize rağmen seçimlerimizle tayin ediyoruz. Pamuk ipliğinde yürüyen bir insanlık.
“İyi bir insan tüm canlıların dostudur.”
Mahatma Gandhi
Aslında insanlık için birşeyler ne kadar kötüye giderse gitsin her tükenişin sonunda gelişim yeniden filiz veriyor. Tıpkı Ege coğrafyasında başlayan filozoflar dönemini bitiren olaylar gibi (m.ö. 300) karanlık dönemler bin yıllarda sürse sonrasında insanlık kaldığı yerden gelişimine devam ediyor.
İnsan korkularının doğurduğu bu vahşiyi uzun yıllar daha genlerinde taşıyacak gibi görünüyor. Bu problemin çözümüne yönelik çocuğun gelişim ve eğitim süreçleri sağlıklı bir şekilde planlanmalı, uygulanmalı ve denetlenmelidir. Toplumsal dönüşümler, akılcı bir eksende evrensel değerler çerçevesinde gerçekleşmelidir.
Tüm eğitim ve yaşam, matematik ve felsefe harmanında yeniden işlenmelidir.
Kültürel alışkanlıklar yüzünden kolay olmasada hjiyerarşi olgusu zamanla dönüşmelidir. Çünkü hiyerarşi, faşizmin omurgasıdır. İçinde dikey hiyerarşi barındıran tüm yapıların varacağı yerde mutlaka faşizmdir.
Bazı coğrafyalarda halen konuşmayı öğrenmeden önce, iyi bir faşist olmayı öğreniyor insan.
İnsanlık, özgür anarşist bir dünyada uyanmadıkça; başkalarının faşistlerine küfretmek, insanat bahçesindeki yegane homurtu olmaya devam edecek.
10bin yıl sonra görüşmek üzere...
Tarık Öztürk
Yorumlar
Yorum Gönder